2015 yılının Ocak-Şubat aylarında Anayasa Mahkemesi’nde mesleki uygulama eğitimi aldım. 22 yaşındaydım. Bekardım. Etlik’te öğrenci evinde kalıyordum. O aylarda İncek’te AYM’ nin yerleşkesi çok fazla kar yağışı alıyordu. Gidiş-geliş kolay sayılmazdı. Motivasyon için; AYM’de bulunmak isteyen bir çok hukukçu olduğunu kendime sık sık hatırlatıyordum. Tecrübesizliğimden raportörlerle konuşurken bile utanıp çekiniyordum. Tıfıldık o vakitler… Zühtü ARSLAN’ın başkanlığı devraldığı dönemin hareketliliğine ben de AYM’de stajyer olarak şahit oldum. Ama; inanın o atmosferde bulunmak benim için çok kıymetli ve özeldi. Verimli zamanlardı. Orada hem mesleki tecrübe edindim hem de güzel arkadaşlıklar kurdum.
Gelelim 2020’ye… İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Anayasa Mahkemesi'nin varlığından bir hayli huzursuz olduğunu belli etti. Soylu’dan Bahçeli’ye geçen bu huzursuzluğun siyasiler arasında bulaşıcı bir hastalık gibi yayılması endişesi ise bizlere düştü. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Anayasa Mahkemesi'nin şehirlerarası yollarda gösteri yürüyüşünü yasaklayan kanunu iptal etmesine tepki göstermişti. Zühtü ARSLAN’ a sert cümlelerle seslenmişti. Sayın Bahçeli’ de Sayın Soylu’dan aldığı gazla bana göre çok talihsiz açıklamalarda bulundu: "Anayasa Mahkemesi yeni hükümet sisteminin doğasına uygun şekilde yeni baştan yapılandırılmalıdır. Parlamenter Sistem’in oluşturduğu kurumların yeniden yapılanması ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne fonksiyonel açıdan müzahir noktaya taşınması artık kaçınılmaz bir zarurettir" Keşke, Sayın Bahçeli’nin muhafızları AYM’de sistemin çoktan değiştiğini kendisine bildirmiş olsaydı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden sonra özetle yeni sistemde AYM, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve TBMM İçtüzüğü’nün Anayasa’ya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetliyor, bireysel başvuruları karara bağlıyor. AYM’nin Anayasal denetim kapsamına Cumhurbaşkanlığı kararnameleri girmiş oldu. Sayın Bahçeli başka neyi revize etmek istiyor? Sayın Bahçeli’nin yetmişinden sonra kendine rol model aldığı bazı siyasetçiler var. O siyasetçiler gibi açıkça: “Ey, AYM işimize karışma!” şeklinde konuşmuş olsa kanaatimce daha şeffaf bir demeç vermiş olurdu. Son olarak; iş yükünün kabarıklığını çok iyi bildiğim Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na ve bütün personele geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Yetişmeyen dosyalar arasında canla başla çalışırken almış olduğunuz tehditler sizi yıldırmasın. “Adalet ve Kalkınma Partisi kapatma davasında, AKP kapatılmasın” kararını AYM’nin verdiği gerçeğini unutmuş olanlara biz hatırlatırız.
Efendiler! Mahkemelere lütfen müdahale etmeyiniz. Müdahale etmeyi düşünmeyiniz bile. AYM’nin varlığı uluslararası arenada ülkemizi yücelten bir güzelliktir. AYM, mazlumun son dayanağıdır. AYM, bütün hukukçuların gözbebeğidir. Sayın Bahçeli; fonksiyonel açıdan müzahir bir noktaya taşımamız gereken bir ekonomimiz bulunmaktadır. AYM ise bize son derece lazımdır. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğimle…